ABD SOYKIRIM YASASI VESİLESİ İLE ERMENİLERE TOPRAK VE TAZMİNAT TALEBİ YOLU
Türkiye, Ermenilere toprak ve tazminat talebi yolunu açacak çok vahim bir hatanın eşiğindedir! Bu konu, Sn. İlter Türkmen (Hürriyet Gazetesi 19.11.2006) dışında kimse tarafından ele alınmadı ve Türk Halkı aydınlatılmadı, anlamak mümkün değil.
"Dışişleri Bakanlığınca, Ermeni Soykırımı iddialarına karşı Uluslararası yargıya başvurmaya hazırlanıldığı, hatta buna CHP nin de destek verdiği" haber edilmekte idi. (Milliyet gazetesi 15.11.2006) Bu defa, 04.02.2007 tarihinde, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "ABD, Soykırım Yasasını kabul ederse , yargı dahil her türlü çareye başvurmayı düşünüyoruz. Bu konuda hazırlık yapıyoruz." demiştir.
Türkiye Uluslararası yargıya (Uluslararası Tahkim veya Adalet Divanı) başvurursa, Ermenistan'a, Türkiye'den tazminat, mülklerin iadesi ve toprak talebinde bulunma yolu açılmış olur.
1) 9.12.1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi, 13.maddesi gereğince 12.01.1951 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve 1951 tarihinden sonraki olaylara uygulanabilmektedir. Dolayısıyla Ermeniler, halihazırda Türkiye'den toprak, malların iadesi ve tazminat talebinde bulunamazlar. Bu durum, Türkiye için hukuki bir teminattır.
Türkiye'nin, 1915 yılına ait olayların esası hakkında karar talep edebilmesi için, bu hukuki teminattan vazgeçmesi ve BM Soykırım Sözleşmesi hükümlerinin geriye dönük uygulanabileceğini kabul etmesi gerekmektedir.
Bu halde, Ermenistan'a, Türkiye'den toprak, mülklerinin iadesi ve tazminat isteme yolu açılmış olacaktır.
Oysa, Ermeniler, BM Soykırım Sözleşmesinin geriye dönük uygulanması için bugüne kadar çeşitli girişimlerde bulunmuşlar, sonuç alamamışlardır.
2)Türkiye'nin Uluslararası Yargıya başvurması, hukuken bir "Menfi Tespit Davasıdır." Türkiye, olmayan bir durumun olmadığını ispatlamak zorunda kalacaktır. İspat yükü, iddia sahibi olan Türkiye'dedir. İddiasını kesin olarak ispatlayamazsa, "Soykırım olduğu varsayılacaktır. "
3) Türkiye, Uluslararası Yargıya başvurursa, suçlu olmadığını ispatlamaya çalışacak ve olumlu karar bekleyecektir. Tıpkı, 31 Temmuz 1959 tarihinde AB'ne üye olmak için başvurduğumuz ve 47 senedir olumlu karar beklediğimiz gibi.
Bu durum, muğlak ve haysiyet kırıcı bir çözüm yoludur, kabul edilemez.
4) Pek çok devletin, Türkiye'nin gıyabında hüküm verdiği ve infaz ettiği mâlumdur. Niyet, talep ve karar bellidir. Türkiye'yi sanık sandalyesine oturtup yargılamayı başarabilselerdi, bunu bugüne kadar yapacaklarından zerre kadar kuşku duyulmamalıdır.
5) Kaldı ki, 1. Dünya Savaşından sonra İstanbul Fransızlar ve İngilizlerce işgal altında iken, Ermeni propagandalarını haklı çıkarmak amacıyla haksız soruşturmalar ve yargılamalar yapılmış, haksız idam kararları verilmiş, 144 Türk İngilizler tarafından Malta Adasına sürülmüştür.
Sonuçta, "soykırım diye bir şey olmadığı için", soykırım yaptığımıza ilişkin bir tespit veya mahkeme kararı elde edememişlerdir.
SONUÇ ;
Ben, Türk Halkının içinden gelmekle gurur duyan bir hukukçu olarak, bu çok vahim yanlışlık olduğu açık girişime kesinlikle başvurulmaması gerektiği hususunu, kamuoyunun bilgilenmesi ümidiyle ve önemle, bilgi ve değerlendirmelerinize sunarım. 05.02.2007
Saygılarımla,
Gülseren S. AYTAŞ
Avukat
bana gelmis bir el-mek... paylasmak istedim !